Rekabet etmeme borcu işçinin işverene karşı olan sadakat borcundan kaynaklanmaktadır. İş hukukundan kaynaklı rekabet etmeme borcundan söz edebilmemiz için bir iş ilişkisinin varlığı aranır. İş hukukunda rekabet etmeme borcu
⮚ iş sözleşmesi devam ederken rekabet etmeme borcu
⮚ iş sözleşmesi sona erdikten sonra rekabet etmeme borcu olmak üzere ikiye ayrılır.
İş sözleşmesi devam ederken işçinin işverene karşı rekabet etmeme borcu, işçinin sadakat borcundan kaynaklanmaktadır. Bu borçtan bahsedebilmek için, tarafların rekabet etmeme sözleşmesi imzalaması ya da iş sözleşmesine rekabet etmeme hükmü konulması gerekmemektedir. Tarafların borcu sözleşmeden değil kanundan kaynaklanmaktadır. Ancak bu borç taraflar arasında iş ilişkisi yani iş sözleşmesi sona erince ortadan kalmaktadır. Taraflar arasında iş ilişkisi sona erdiği için sadakat borçları da sona ermektedir. Buna bağlı olarak da sadakat borcundan kaynaklı rekabet etmeme borcu da sona ermektedir.
Taraflar iş ilişkisi sona erdikten sonra da rekabet borcunun devam etmesi hususunda anlaşma yapabilirler. Eğer iş sözleşmenin tarafları rekabet etmeme borçları iş ilişkisi sona erdikten sonra da devam etmesini istiyorsa iş sözleşmesine bu konuda bir hüküm koymaları gerekmektedir. Ayrıca bu konuda ayrı bir rekabet sözleşmesi de yapılabilir. Bu durumda iş ilişkisi sona erse bile tarafların rekabet etmeme borçları devam etmektedir.
İş Kanunu’nda rekabet etmeme sözleşmesine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. İş sözleşmelerinde yer verilen rekabet etmeme sözleşmesine 6098 Sayılı TBK m. 444-447 hükümleri uygulanmaktadır.
REKABET YASAĞI SÖZLEŞMESİ
Rekabet yasağı, aynı alanda iş yapan kimselerin birbirleri ile hukuka aykırı olarak yarışa girememesi, belirli kimselerin birbirleriyle rekabet etmelerinin yasaklanması anlamına gelmektedir. İşçinin rekabet etmeme borcunun, diğer bir ifade ile, işverenle rekabet yasağının iş sözleşmesi sona erdikten sonra da devam etmesi isteniyorsa, tarafların bunu ayrıca ve açıkça sözleşmeyle kararlaştırması gerekir. Bu kararlaştırma ayrı bir sözleşmeyle yapılabileceği gibi, mevcut iş sözleşmesine konulacak özel bir hükümle de yapılabilir. Rekabet yasağı sözleşmesi, işçinin iş sözleşmesi devam ederken işverenin müşterilerini tanıması ya da iş sırlarını öğrenmesi sebebiyle, iş ilişkisi sona erdikten sonra belirli bir faaliyet alanında, belirli bir coğrafi bölgede ve belirli bir zaman dilimi içinde işverenle rekabet teşkil edecek herhangi bir faaliyette bulunmaması hususunu içeren sözleşmedir. Rekabet yasağı sözleşmesinin amacı, işçinin işletmede öğrendiği bilgileri, iş sözleşmesi sona erdikten sonra işverenin aleyhine onunla rekabet edecek şekilde kullanmasını engellemektir.
Rekabet yasağı sözleşmesinin konusu, işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonra, kendi adına işvereni ile rekabet edecek bir iş yapmaması, rakip bir kuruluşta çalışmaması, rakip bir kuruluşa ortak olmaması ve ortaklıktan başka bir sıfatla dahi rakip bir kuruluşla ilgisinin olmamasıdır.
Taraflar, iş sözleşmesi sona erdikten sonra hüküm ifade etmek üzere, işçinin rekabet teşkil etmeyen bir işi yapmasını yasaklayıcı bir sözleşme yapamazlar ya da iş sözleşmesine bu hususta bir hüküm koyamazlar. Rekabet yasağı sözleşmesi ile işçinin çalışma hakkı elinden alınamaz.
Taraflar rekabet yasağı kararlaştırmamışlarsa, işçinin işverene ait işyerinde edindiği bilgileri ve müşteri çevresini kullanması ve eski işvereni ile rekabet yapması mümkündür.
Rekabet Yasağı Sözleşmesinin Geçerlilik Koşulları
Ehliyet ve Şekle İlişkin Şartlar
- Ehliyet
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için sözleşmeyi yapan işçinin fiil ehliyetine sahip olması gerekmektedir. Bu durumda ayırt etme gücüne sahip, ergin ve kısıtlı olmayan; bir diğer ifadeyle tam ehliyetli olan işçi sözleşme ehliyetine sahiptir (TMK m. 9 vd.). Fiil ehliyetine sahip olma koşulu, rekabet
yasağı sözleşmesinin imzalandığı ana göre değerlendirilmelidir. Sözleşmenin yapıldığı sırada işçi fiil ehliyetine sahip değilse rekabet yasağı düzenlemesi geçersizdir.
- Şekil
TBK’nın 444/1. maddesine göre; rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı şekilde yapılması gerekir. Kanunda, yazılı şekil bir geçerlilik şartı olarak öngörülmüş olup yazılı olarak yapılmayan sözleşme geçersizdir. Kanuni yazılı şekil şartının amacı, işçinin yasağın kapsamı konusunda bilgi sahibi olması ve korunmasıdır. Rekabet yasağı sözleşmesinin tabi olduğu yazılı şekil, adi yazılı şekildir. İşverenin iş sözleşmesinde, sözleşmesinin sona ermesinde işçiye rekabet yasağı getirme hakkını saklı tutması mümkün değildir. TBK m.13 uyarınca, sözleşmede sonradan yapılan değişikliklerin yazılı biçimde yapılması gerekir. Öğretide, işçinin korunması amacıyla şekil şartı öngörülmüş olduğundan sözleşmenin şekil şartı aranmaksızın sona erdirilebileceği belirtilmektedir.
Maddi Şartlar
- İşverenin korunmaya değer haklı bir menfaatinin varlığı
a. Genel olarak
TBK’nın 444/2. maddesine göre; rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir. İşçinin işverenin iş sırlarına veya müşteri çevresine hakim olup olmadığı değerlendirilirken, yasağın kararlaştırıldığı tarihteki değil, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihteki koşullar dikkate alınacaktır.
b. Üretim sırları, işverenin işleri veya müşteri çevresi hakkında bilgi edinme olanağı
Rekabet yasağının getirilmesindeki amaç, işçinin çalıştığı süre zarfında işyerinde öğrendiği üretim sırlarını veya işverenin işleri veya müşteri çevresi hakkındaki bilgisini iş ilişkisi sona erdikten sonra işverenle rekabet edecek tarzda kullanmasının önüne geçmektir. Müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında edinilen bilgiler rekabete elverişli bilgiler olmalıdır. Söz konusu bilgilerden biri veya hepsine vakıf olmak, rekabet yasağının öngörülmesi bakımından gereklidir. Bunun için de öncelikli olarak iş ilişkisi, işçinin, işverenin ticari ve teknik iş sırları ile ticari ilişkiler içerisinde bulunduğu müşteri çevresine hakim olabilmesine imkan tanıyan bir niteliğe sahip olmalıdır. İşçinin bu bilgileri fiilen öğrenmiş olması zorunlu olmayıp objektif koşullarda öğrenebilecek konumda olması yeterlidir. Rekabet yasağı sözleşmesine konu olacak üretim sırları ve işle ilgili bilgilerin mahrem bilgi ve sır niteliği taşıması gerekir.
Üretim sırları kavramı, işletmeyle ilgili, sınırlı bir çevre tarafından bilinen, başkaları tarafından kolaylıkla öğrenilemeyecek, saklı kalmasında işverenin haklı bir menfaatinin bulunduğu olgular olarak tanımlanabilir.
İşçinin üretim sırları, işverenin işleri veya müşteri çevresine ait bilgilere nüfuz etme imkânı ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir.
c. İşverenin önemli bir zarara uğrama ihtimali
Nitekim rekabet yasağının geçerliliği için işçi tarafından hakim olunan (işverenin iş sırları veya müşteri çevresi hakkında ki bilgiler) bilgilerin, iş sözleşmesi sona erdikten sonra işçi tarafından kullanılmasının işverene önemli ölçüde zarar verebilecek nitelikte olması gerekir.
İşverenin uğrayacağı önemli ölçüdeki zarar, işçinin iş ilişkisinde işverene ait ticari ve teknik bilgileri ve müşteri çevresini tanımasından kaynaklanmalıdır.
Sözleşme sonrası rekabet yasağının geçerliliği için önemli olan somut bir zarar değil, önemli bir zarar olasılığıdır. Bu bağlamda zararın fiilen ortaya çıkması zorunlu olmayıp yaşamın olağan akışına göre önemli bir zarar doğma ihtimalinin varlığı yeterlidir
- İşçinin ekonomik geleceğinin tehlikeye düşürülmemesi
a. Genel olarak
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, rekabet yasağının; işçinin ekonomik geleceğini ölçüsüz ve hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye girmesini önleyecek şekilde süre, yer ve konu bakımından sınırlandırılmış olması gerekir (TBK’nın 445/1
Yasağın, konu ve yer bakımından sınırlarının açık bir biçimde belirlendiği sözleşmelerde, iş sözleşmesi sona erdikten sonra koşullarda yasağın sınırlarını daraltacak biçimde değişiklik meydana gelmişse, rekabet yasağı açısından işçinin lehine olarak yeni durum dikkate alınmalıdır.
b. Rekabet yasağının süre bakımından sınırlandırılması
TBK’nın 445/1. maddesine göre; rekabet yasağının süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz.
Rekabet yasağının, yasağın kapsamının geçerli olduğu coğrafi alan ve iş türüyle makul bir ilişki içinde bulunacak şekilde kanunda öngörülen azami süre de göz önünde tutularak belli bir süreyle sınırlandırılması gerekir. Kanunda belirtilen özel durum ve koşullara, işçinin işyerindeki konumu, örneğin üst düzey yönetici olması, işyerindeki uzmanlığı, işverenin üretimle ilgili teknik iş sırları hakkında kapsamlı bilgiye sahip nitelikli uzman olması örnek verilebilir. Rekabet yasağının süresi, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihte başlar. Yasak süresince açılacak bir dava sürenin işlemesine engel olmaz. İki yılı aşan süreyle rekabet yasağı getirilmesine imkân veren “özel durum ve koşullar”ın varlığını ispat yükü, işverene aittir.
c. Rekabet yasağının yer bakımından sınırlandırılması
TBK’nın 445/1. maddesi uyarınca, rekabet yasağının geçerli olabilmesi için yasağın yer bakımından da sınırlanmış olması gerekir. Söz konusu yer coğrafi bölge veya şehir olarak belirtilebileceği gibi işverenin faaliyetinin etki alanına atıfta bulunmak yoluyla da belirlenebilir. Ancak sözleşmede öngörülen yer, işverenin korunmakta menfaati bulunan sahayı kapsamalıdır. Buna göre, bir ülke vatandaşının ülkesinin bütününde rekabet yasağı içinde bulunacağını öngören sözleşmeler geçersizdir.
Rekabet yasağının yer bakımından kapsamı, işverenin fiilen yürüttüğü faaliyet alanının sınırlarını aşamaz. İşletmenin faaliyet alanının genişletilmesine ilişkin öngörüler, fiilen gerçekleşmiş olmadıkça rekabet yasağı kapsamına dahil edilemez. Burada ikamete göre değil, pazar esasına göre bir tespit yapılmaktadır. Yer bakımından sınırlandırmada rekabet yasağının işverenin ticari faaliyetlerini yürüttüğü coğrafi alanla sınırlı olduğunu kabul etmek düzenlemenin amacına uygun düşecektir..
d. Rekabet yasağının konu bakımından sınırlandırılması
TBK’nın 445/1. maddesi uyarınca, rekabet yasağının geçerli olabilmesi için yasağın konu bakımından sınırlandırılmış olması gerekir. Bu kapsamda işçinin icra edemeyeceği iş türü sözleşmede açıkça gösterilmelidir. Rekabet yasağı, işverenin tüm faaliyet alanı ile değil, işçinin işletmede yapmakta olduğu işle doğrudan ilgili, somut göreviyle sınırlı kalmalıdır. Yasak, işçinin içerisinde bulunduğu veya rekabet yasağını haklı kılacak bilgileri öğrendiği konularla sınırlı kalmalıdır.
Faaliyet alanı, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihe göre belirlenecektir. Bununla birlikte fiili faaliyet alanının dikkate alınması gerekir. İş ilişkisinin devam ettiği bir sırada faaliyet alanını değiştiren işveren, vazgeçtiği faaliyetleri yasak kapsamına dahil edemeyeceği gibi, iş sözleşmesi sona erdikten sonra giriştiği yeni faaliyetler de kapsam dışında kalacaktır.
Rekabet Etmeme Sözleşmesine Aykırılıkların Yaptırımı
Rekabet etmeme sözleşmesinin geçerli olması için gerekli olan şartların var olmaması durumunda söz konusu sözleşme geçersiz olur.
Rekabet etmeme sözleşmesinin işçi bakımından sürekli borç ilişkisi doğuran niteliği göz önünde bulundurulduğunda, işçinin sözleşmenin geçersizliğini öğrendiği andan itibaren ileriye dönük olarak rekabet etmeme borcu ile bağlı olmadığının kabulü gerekir. Bu kapsamda işçi, yasağa uygun davrandığı dönemin karşılığı olan karşı edimi iade etmekten kaçınabilecektir. Ayrıca işçinin bu borca uygun davrandığı dönemde kaçırdığı iş fırsatları ve uğradığı zararları ispatlayabilirse bunları işverenden talep edebilecektir.
TBK m. 445/2 düzenlemesi ile sözleşmedeki koşulların aşırı nitelikte olması durumunda hâkimin müdahale edebileceği belirtilmiştir. Ancak hâkimin rekabet etmeme sözleşmesine başka bir hüküm koyma yetkisi bulunmamaktadır. Rekabet etmeme sözleşmesinin geçerli olması için aranan koşulların bulunmaması halinde sözleşme geçersiz olacaktır. Bu durumda hâkimin müdahalesi söz konusu olamaz
Rekabet Etmeme Sözleşmesine Aykırılıkların Sonuçları
- İşverenin Zararının Tazmini
TBK’nın 446/1 düzenlemesine göre, işçinin rekabet yasağına aykırı davranması sonucunda, sözleşme borcunun gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan tazminat sorumluluğu söz konusu olmaktadır. İşçi, sorumluluktan kurtulabilmek için TBK’nın 112 maddesi uyarınca kusurlu olmadığını ispat etmekle yükümlüdür.
Zararın varlığının ve miktarının ispatı işverene aittir. İşveren, rekabet yasağının ihlâl edildiğini, bunun zarara yol açtığını ve ihlâl ile zarar arasında illiyet bağının bulunduğunu ispatlayarak tazminata hak kazanacaktır. İşverenin, işçinin kusurunu ispat etmesine gerek yoktur.
- İşçinin Cezai Şart Ödemesi
TBK madde 180/1 uyarınca, işveren herhangi bir zararını ispatlamak zorunda kalmadan sözleşmede kararlaştırılmış olan cezai şartı isteme hakkına sahiptir. İşverenin cezai şartı talep edebilmesi için rekabet etmeme sözleşmesini ihlal edildiğini ispatlaması yeterli olacaktır. İşverenin zararı, cezai şart miktarını aşıyorsa işçi aşan kısmı tazminle yükümlüdür. Ancak bu durumda işveren, aşkın zarara işçinin kendi kusuruyla neden olduğunu ispat etmekle yükümlüdür. Bununla beraber TBK madde 182 uyarınca cezai şart aşırı derecede yüksek ise hâkim tarafından bu bedelin indirilmesi mümkündür.
Ayrıca TBK madde 446/2’de düzenlenen hükme göre işçi, sözleşmede düzenlemiş olan cezai şartı ödeyerek rekabet etmeme yükümlülüğünden kurtulabilecektir. Ancak bu kanun hükmü düzenleyici bir hukuk kuralı olup aksi sözleşmede her zaman düzenlenebilecektir.
Rekabet Etme Borcunun Sona Ermesi
- İşverenin Geçerli Bir Yararının Kalmaması
TBK madde 447/1 düzenlemesi gereğince işverenin rekabet yasağın devamında gerçek bir menfaatinin kalmadığı durumda rekabet etmeme sözleşmesi sona ermektedir.
- İşverenin Haklı Bir Neden Olmaksızın İş Sözleşmesini Feshi
Kanunun açık hükmü gereği iş akdi, İş Kanunu’nun 25. Maddesi veya TBK’nın 435. maddesine dayanılarak feshedilirse rekabet yasağı devam edecek, bunun dışındaki durumlarda sona erecektir.
- İşçinin İşverene Yüklenebilen Bir Nedenle İş Sözleşmesini Feshi
İş sözleşmesinin işverene yüklenebilen, süreli feshi makul gösteren nedenlerden biriyle işçi tarafından feshedilmesi durumunda da rekabet yasağı sözleşmesi sona erer. Burada önemli olan husus feshin işverenin kusuru sebebiyle yapılmasıdır bu sebeple öğretide İş Kanunu md. 24’ e göre sağlık sebeplerine ve zorlayıcı nedenlere dayalı yapılan fesihlerde rekabet yasağı taahhüdünün geçerli kalmaya devam edeceği görüşü ileri sürülmüştür.
Rekabet Yasağına Aykırılık Sonucu Açılacak Dava
Dolayısıyla, işçi ve işveren arasında akdedilen iş sözleşmesi kapsamında rekabet yasağına aykırılık sonucu açılacak davalarda İş Mahkemeleri görevlidir.